Psikolojik sorunlarıyla mücadele ederken tahta oturan Sultan İbrahim’in ilk görevi aslında diğer padişahlar gibi Osmanlı soyunu devam ettirmekti. Sultan İbrahim'in şehzadesi yoktu ve bu durum halk tarafından tedirginlikle karşılanıyordu. Osmanlı soyunun devam ettirilmesi adına herkes harekete geçti ve hazırlıklara başlandı.
Özellikle Kösem Sultan ve harem görevlileri, Padişah'ın her şeyini temin ediyor ve dört dörtlük bir harem hizmeti sunuyordu. Bir şehzadenin doğabilmesi için bütün saraya seferber olmuştur. Tüm bu çalışmalara ve hazırlıklara rağmen Sultan İbrahim, haremine karşı ilgisiz tavırlar sergiliyordu. Binbir ilgi ve hizmete karşı sonuç alamayan görevliler, Topkapı Sarayı'na cinci hocalar, üfürükçüler ve yeni cariyeler dolduruldu. Bu dönem Topkapı Sarayı'na getirilen kişilerden biri de sonrasında çok konuşulacak olan gerçek adıyla Zehra Şehsuvar Hatun'du.
Zehra Şehsuvar Hatun, daha öncesinde iki evlilik yapmıştı. Zehra Şehsuvar Hatun'un padişahın ilgisini çekeceği düşünülmemiş ve hareme veznedar olması için getirtilmişti. Kösem Sultan'ın gözüne girmek için bağlılığını hiç bozmadan çalışan Zehra Şehsuvar Hatun, kısa sürede haremde yükseldi. Bir süre sonra Sultan İbrahim'le karşılaşan Zehra Şehsuvar Hatun, padişahın ilgisini çekti. Saraya doldurulan yerli yabancı yüzlerce hatun arasından hiçbiri padişahı bu kadar etkilememiş ve iyi edememişti.
150 kilo olduğu için Padişah Deli İbrahim ona Şekerpare adını verdi. Gözde cariye Şekerpare Hatun, padişahın kendisine aşık olduğunu anladığı anda parasız olduğunu öne sürerek para istemeye başladı. Sultan İbrahim bu durumdan rahatsız oldu ve ilk iş olarak Şekerpare Hatun'a ağırlığınca altın verilmesini emretti! 150 kilo olduğu için tam tamına 150 kilo altın verilen Şekerpare Hatun bununla da yetinmedi. Devam eden ısrarları sonucu Padişah Deli İbrahim, Şam eyaletinin tüm gelirlerini Şekerpare Hatun'a bağlanmasını buyurdu.
Bir de konak sahibi olan Şekerpare Hatun asla elindekilerle yetinmedi. Tüm bu yaşananlar haremin başı aynı zamanda padişahın annesi Kösem Sultan'ı rahatsız etti. Sultan İbrahim, annesi ve cariyesi arasındaki rekabetin tam ortasında kaldı. İkilinin kavga etmesinin üzerine hem annesine hem kendisine hakaret olarak algıladı ve Şekerpare Hatun'un tüm mal varlığına el konulmasını emretti. Sadece bu cezayla kalmamasını ve aynı zamanda Şekerpare Hatun'un Sakız Adasına sürgün edilmesini buyurdu. Şekerpare Hatun tarafından toplanan rüşvetleri kayıt altına alan eski kocası ve evlatlığı ise idam cezasına çarptırıldı.
Enterasan uygulamaları ve yanlış çalışmalarıyla Sultan İbrahim, saray yöneticileri tarafından tahttan indirildi. Bir süre mahkum hayatı yaşayan Sultan İbrahim, şeyhülislam fetvası ile katledildi. Padişah Deli İbrahim'in ölümünün ardından Şekerpare Hatun İstanbul'a geri döndü. Bir sürü güzel kızı yanına alarak, eski tanınırlığını kullanmaya başladı. Etrafını bir sürü güzel kızla donatan Şekerpare Hatun, kızları satarak geçimini sağladı. Çok geçmeden Kösem Sultan tarafından suikasta kurban gitti ve içtiği kahveye cam parçaları atıldı. Üç gün boyunca acı çeken Şekerpare Hatun üçüncü günün sonunda vefat etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder